2 Mart 2012 Cuma

gunun konusu-we need to talk about kevin!

We Need To Talk About Kevin

Birkaç gündür bir şey yazamadım. İşler açısından yoğun geçen birkaç gündü. Benim işim saat altı dedi mi bitmiyor maalesef, hatta çalışmaya ancak bu saatlerde başlayabildiğimi söyleyebilirim. Herneyse... İş güç derken, araya bir film sıkıştırmayı da başardım. Uzun süredir, bu filmi seyretmek istiyordum. Ama nedense her seferinde bir aksilik çıktı ve seyredemedim. Sonunda koyup izledim. Ve beni oldukça etkiledi.
We Need To Talk About Kevin, tanıtımdanda da anlayabileceğiniz gibi öyle güzel vakit geçirmelik bir film değil. Zaten asabınız bozuksa seyretmeyin:) Ya da, sizi şu sıralar deli eden bir çocuğunuz varsa, bu filmi seyretmeyi bir süre erteleyin:) Zira, filmdeki çocuk, insanı çocuk sahibi olmaktan biraz soğutuyor:) Şaka bir yana, gerçekten enteresan ve düşündüren bir film...
İnsanların ne kadar yargılayıcı olabildiklerini de gözler önüne seriyor. Kötü bir şey oldu mu, mutlaka başka bir suçlu aranması, birinin hatasından dolayı başka birini suçlamak yalnız bizim toplumumuza özgü bir davranış değil. Dünyanın her yerinde aynı şeyler oluyor... Özellikle de, bir çocuğun hatası nedense hep annesine malediliyor. Bir çocuk yanlış bir şey yapmışsa, mutlaka "anası yetiştirememiştir" yargısı demek ki her yerde aynı. Kadının ne kadar üzüldüğü, yıprandığı, süreçte ne kadar yalnız bırakıldığı, kocasının öküzlüğü, insanların ona karşı acımasızlığı vs pek düşünülmüyor. Filmi çok fazla anlatmak istemiyorum, o zaman seyretmenin de bir anlamı kalmıyor, etkileyiciliğini kaybediyor. Eğer, ben bu aralar, "kendimi fazla iyi hissediyorum, biraz da gerileyim, içim daralsın," diyorsanız, buyurun seyredin....

Hiç yorum yok: